nazım nedir
Vezin, kafiye gibi kayıtlara bağlı olan; ölçülü ve düzenli bir anlatma yolu. Nazım ahenge göre ayarlanır. Manzum eserlerde de, ahenk ön planda alındığı için, cümle kuruluşları, sözdizimi kurallarına göre değil, ahenge göre ayarlanır. Manzum eserlerde (nazımda) 4 unsur bulunur: Vezin, kafiye, şekil, konu.
Vezin, nazımda hecelerin düzenli şekilde sıralanması esasına dayanan bit söz ölçüsü dür. Kafiye ise, kelime ve eklerin son heceleri arasında ki ses benzerliğidir. Şekil, bir eserin dış yapısıdır.
Türk edebiyatında kullanılan nazım şekilleri, başlıca üç gruba ayrılır: 1 - Halk edebiyatı nazım şekilleri, 2 - Divan edebiyatı nazım şekilleri, 3 - Yeni nazım şekilleri.
Halk edebiyatı, Türk halkının milli edebiyatıdır. İslamlıktan önceki çağlardan bugüne kadar, halkın içinden yetişen saz şairleri tarafından sazla söylenerek sürüp gelen bu edebiyatın nazım birimi dörtlüdür.
Halk edebiyatında genel olarak yarım kafiye ve hece vezni kullanılır.
Halk edebiyatında belli nazım şekilleri vardır. Bunlar, dörtlüklerle kurulan şekiller ve bağlamlı şekiller diye başlıca iki gruba ayrılırlar. Dörtlüklerle kurulan şekillerin başlıcaları mani, koşma, destan, semai, varsağı şekilleridir Bunlar, mısra kümelenişleri ve kafiye düzeni bakımından bir olmakla beraber, dörtlüklerin sayısı vezinleri ve musikileri bakımından birbirlerinden ayrılırlar. Bağlamalı şekiller, bentlerle bağlama adı verilen değişmez mısraların birleşmeşinden meydana gelen nazım şekilleridir.
Türk halk edebiyatında, konulara göre adlar alan çeşitli nazım türleri vardır. Başlıcaları: Güzelleşme, taşlama, koçaklama, ağıt, ilahi, nefestir.
Türkler İslamlığı kabul ettikten sonra medreseden yetişen aydın kimselerin edebiyatı olan Divan edebiyatı zamanla Halk edebiyatını da etkilemiş; halk şiirinin dili, özellikle XVI. yüzyıldan sonra eski saflığını kaybederek yabancı kelime ve kurallarla karışık bir durum almıştır. Divan Edebiyatında kullanılan nazım şekilleri, İslam medeniyeti çerçevesine giren bütün milletlerin ortaklaşa kullandıkları birtakım değişmez şekillerdir.
Divan nazımının ana birimi Beyit tir. Beyit, başlı başına bir bütün sayılır. Beyitler arasında bir konu birliği olması şart değildir.
Bunun dışında, dört, beş, altı mısralık bentlerden meydana gelen nazım şekilleri de yer almıştır.
Divan edebiyatı nazım şekillerinin büyük bir bölümü Arapların malı olmakla beraber, İslam medeniyeti çerçevesine giren Farslar ve Türkler de bunlara birkaç şekil katmışlardır. Başlıkları şunlardır: Kaside, Gazel, Kıta, Musammat, Mesnevi, Rubai, Şarkı, Tuyug.
Yeni nazımda kullanılan şekiller, Tanzimattan sonra başlayan Batı medeniyeti etkisi altındaki Türk edebiyatında kullanılan ve hepsi Batı edebiyatından alınan şekillerdir.
Tanzimat edebiyatının ilk devirlerinde şairler yeni düşünceleri eski şekiller içinde ifade etmişlerdir.
Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen Abdülhak Hamit Tarhan şekil meselesini ele almış, eski şekilleri atarak yeni şekiller kullanmaya baslamış, bu yüzden eski geleneklere bağlı olanlarla yeniler arasında çetin tartışmalar olmuştur. Edebiyatı Cedide (1896 - 1901) devrinde Hamitin başladığı iş daha da genişletilmiş, eski şekiller büsbütün bırakılmıştır. O devirden bu yana, Batı edebiyatının şekil anlayışı benimsenerek sanatçılar eserlerinin şekillerini kendileri icat etmektedirler.
Yeni nazımda konu birliğine önem verilir. Yani, her manzume baştan sona kadar bir bütündür ve her birinin konusuna göre bir adı vardır.
Bendler bir plana göre sıralanır, bunlar konu bakımından birbirlerine bağlı oldukları için, yerlerini değiştirmek mümkün değildir.Yeni edebiyatta nazım birimi mısradır; fakat mısra, şiirin bütünlüğünü tamamlayan bir parçadır.Mısra kümelenişleri ve kafiye düzeninde ise hiçbir kural yoktur.
Vezin, nazımda hecelerin düzenli şekilde sıralanması esasına dayanan bit söz ölçüsü dür. Kafiye ise, kelime ve eklerin son heceleri arasında ki ses benzerliğidir. Şekil, bir eserin dış yapısıdır.
Türk edebiyatında kullanılan nazım şekilleri, başlıca üç gruba ayrılır: 1 - Halk edebiyatı nazım şekilleri, 2 - Divan edebiyatı nazım şekilleri, 3 - Yeni nazım şekilleri.
Halk edebiyatı, Türk halkının milli edebiyatıdır. İslamlıktan önceki çağlardan bugüne kadar, halkın içinden yetişen saz şairleri tarafından sazla söylenerek sürüp gelen bu edebiyatın nazım birimi dörtlüdür.
Halk edebiyatında genel olarak yarım kafiye ve hece vezni kullanılır.
Halk edebiyatında belli nazım şekilleri vardır. Bunlar, dörtlüklerle kurulan şekiller ve bağlamlı şekiller diye başlıca iki gruba ayrılırlar. Dörtlüklerle kurulan şekillerin başlıcaları mani, koşma, destan, semai, varsağı şekilleridir Bunlar, mısra kümelenişleri ve kafiye düzeni bakımından bir olmakla beraber, dörtlüklerin sayısı vezinleri ve musikileri bakımından birbirlerinden ayrılırlar. Bağlamalı şekiller, bentlerle bağlama adı verilen değişmez mısraların birleşmeşinden meydana gelen nazım şekilleridir.
Türk halk edebiyatında, konulara göre adlar alan çeşitli nazım türleri vardır. Başlıcaları: Güzelleşme, taşlama, koçaklama, ağıt, ilahi, nefestir.
Türkler İslamlığı kabul ettikten sonra medreseden yetişen aydın kimselerin edebiyatı olan Divan edebiyatı zamanla Halk edebiyatını da etkilemiş; halk şiirinin dili, özellikle XVI. yüzyıldan sonra eski saflığını kaybederek yabancı kelime ve kurallarla karışık bir durum almıştır. Divan Edebiyatında kullanılan nazım şekilleri, İslam medeniyeti çerçevesine giren bütün milletlerin ortaklaşa kullandıkları birtakım değişmez şekillerdir.
Divan nazımının ana birimi Beyit tir. Beyit, başlı başına bir bütün sayılır. Beyitler arasında bir konu birliği olması şart değildir.
Bunun dışında, dört, beş, altı mısralık bentlerden meydana gelen nazım şekilleri de yer almıştır.
Divan edebiyatı nazım şekillerinin büyük bir bölümü Arapların malı olmakla beraber, İslam medeniyeti çerçevesine giren Farslar ve Türkler de bunlara birkaç şekil katmışlardır. Başlıkları şunlardır: Kaside, Gazel, Kıta, Musammat, Mesnevi, Rubai, Şarkı, Tuyug.
Yeni nazımda kullanılan şekiller, Tanzimattan sonra başlayan Batı medeniyeti etkisi altındaki Türk edebiyatında kullanılan ve hepsi Batı edebiyatından alınan şekillerdir.
Tanzimat edebiyatının ilk devirlerinde şairler yeni düşünceleri eski şekiller içinde ifade etmişlerdir.
Tanzimat edebiyatının ikinci devrinde yetişen Abdülhak Hamit Tarhan şekil meselesini ele almış, eski şekilleri atarak yeni şekiller kullanmaya baslamış, bu yüzden eski geleneklere bağlı olanlarla yeniler arasında çetin tartışmalar olmuştur. Edebiyatı Cedide (1896 - 1901) devrinde Hamitin başladığı iş daha da genişletilmiş, eski şekiller büsbütün bırakılmıştır. O devirden bu yana, Batı edebiyatının şekil anlayışı benimsenerek sanatçılar eserlerinin şekillerini kendileri icat etmektedirler.
Yeni nazımda konu birliğine önem verilir. Yani, her manzume baştan sona kadar bir bütündür ve her birinin konusuna göre bir adı vardır.
Bendler bir plana göre sıralanır, bunlar konu bakımından birbirlerine bağlı oldukları için, yerlerini değiştirmek mümkün değildir.Yeni edebiyatta nazım birimi mısradır; fakat mısra, şiirin bütünlüğünü tamamlayan bir parçadır.Mısra kümelenişleri ve kafiye düzeninde ise hiçbir kural yoktur.